mutlaka okunması gerekenler

  • Sevdiğim Kitaplar: Kürk Mantolu Madonna,Dublörün Dilemması,Korkma Ben Varım

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bektaşinin Dünyası

Çok uzun zamandır bu platformda farklı sebeblerden dolayı bişeyler yazamadım. 'Nedir acaba bu farklı sebebler' diye düşünmene gerek yok sevgili okur, dünya meşgalesi diyelim, geçelim  işte. Söz konusu uzun süreden sonra bloguma girdiğimde üniversite yıllarımda yazdığım ama yayınlamayıp taslaklara kaydederek unuttuğum bir yazıyla başlamak istedim. Keyifli okumalar :

Bektaşi Fıkraları Üzerine

Ne zaman şöyle ağırından bir hüzün çökse omuzlarıma ,bu hüznü üzerimden atmak ya da hafifletmek için açıp bir kaç tane Bektaşi fıkrası okuyorum.Çünkü gerçekten akıl dolu  ve hangi halde olursa olsun insanı gülümsetecek fıkralar. Benim böyle bektaşi fıkralarıyla haşır neşir olmamda çok uzun yıllara dayanıyor sanmayın.Belki bir bilemedin bir buçuk yıl.Geçenlerde okula gitmek için mecburi binmek zorunda olduğum Aksaray-Havalimanı metrosunda aklıma geldi. Her okuduğumda beni gülümseten bektaşi fıkralarına blogumda neden yer vermeyeyim ki dedim kendi kendime ve hoşuma giden bir kaç bektaşi fıkrasına buraya koymaya karar verdim.

***
Bektaşi Baba İstanbul'da gezinirken, padişahın sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekteydi. Binanın önünde şatafatlı bir fayton durmaktaydı. Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu.

-Faytona binen padişah mıdır?

-'Hayır  padişahın bir kuludur' cevabını aldı.

Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:

-Allah'ım, bir padişahın kuluna bak! Bir de senin kuluna bak! diye söylendi.

***


Adamın biri, sohbetlerinde gündelik yaşamdaki olumsuzluklardan örnekler vererek:

-Böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın altı üstüne gelecek..... diyerek hiç durmadan çevresindeki insanları karamsarlığa itiyormuş. Bu konuşmalardan birisini duyan Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:

-Gelsin imanım demiş, şu dünyanın haline bak, belki altı üstünden iyidir.

***


Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber aksama kadar bir keklik
bile vuramaz. Bunun sebebini de, sabahleyin gördügü bir dervişin
ugursuzluguna bağlar. Solaklara seslenir. Saraydan çıkarken, şu şu tipte,
sivri külahlı, sırtı kambur birinin önünden geçtiğini ve hemen bu adamı
bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektasi babalarından Hamza
Babayi yaka paça huzura getirirler.

Sultan:
" Bre ugursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden
aksama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur. Vurun
kellesini... "

Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini aciklamak icin söz
alır:
" A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadiniz. Ama insaf ediniz,
benim de bugün ilk gördügüm kişi sizdiniz ve kellemi kaybediyorum.
Söyleyin, ugursuzluk hangimizde!... "

***

Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;

-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.

-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum

***

Bektaşi dalıp gitmişti. Güzel ve sakin bir havada Allah’la başbaşaydı. Belli ki Allah ile halleşiyordu. Onun dalgınlığını izleyen, yakınındaki masada oturan merakla sordu:

-Dalmış gitmişsin, kimin kimsen yok mu, yalnız mısın?

Daldığı alemden ayrılmak zorunda kalan Bektaşi:

-Asıl şimdi yalnız kaldım.

***

Oruç tutan Bektaşi pek fena susamış. Gürül gürül akan çeşmeyi görünce de dayanamayıp ağzını dayayıp kana kana çeşmeden su içmiş. Bu sırada oradan geçen komşusu seslenmiş:

-Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti!

Bektaşi, ağzının iki yanından süzülen sular bağrına doğru inerken cevap vermiş :

-Oruç gitti ama fakire de can geldi!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder